Alacaklı tarafın takip talebi oluşturarak yetkili bir icra dairesinde icra takibini başlatması neticesinde icra memuru tarafından takip talebine bağlı kalınarak icra ödeme emri oluşturulur. Alacaklının talebi üzerine işbu icra ödeme emri, borçlunun vekili veya e-tebligat adresi mevcut değilse kayıtlı adresine (mernis) tebliğe çıkarılır. İcra ödeme emrinin usule uygun teslim alınması ile tebliğ işlemi gerçekleşmiş olur ve itiraz süresi başlar. İtiraz süresi olan 7 gün geçtiğinde icra takibinin kesinleşmesi gündeme gelir ve alacaklı haciz işlemlerine başlama hakkına sahip olur. Süresinde yapılmayan itirazın, kesinleşmiş icra takibini durdurma mahiyeti bulunmamaktadır.
İcra takibine dair ödeme emrinin borçluya usule uygun tebliğ edilmesi 7201 sayılı Tebligat Kanununa bağlıdır. Tebligat Kanunun 10. Maddesin uyarınca tebligat, borçlunun bilinen en son adresinde yapılır. Adresin tebligata elverişli olmadığı durumda ise borçlunun mernis kaydı esas alınmaktadır. Yapılan ilk tebligat işleminde adreste kimsenin bulunmaması veya tebliğden imtina edilmesi durumunda alacaklı ikinci tebligat işlemini gerçekleştirmek için ilgili icra dairesine tebligat talebinde bulunur. İkinci tebligat işleminde Tebligat Kanunun 21. Maddesi uyarınca Tebliğ memurunun muhatabın adresine gitmiş olması, ancak muhatap veya onun namına tebligatı almaya yetkili kimsenin adreste bulunmaması veya bulunduğu halde bu kişilerin tebligatı almaktan kaçındıklarının tespit edilmiş olması gerekir. Posta memurunun borçlunun ne şekilde bulunmadığını, adreste bulunmama sebebinin ve dağıtım saatlerinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğini araştırması gerekir. Borçlunun adreste bulunmama nedenini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, azası, zabıta amir ve memurlarından tahkikinin yapılmış olması gerekmektedir. Bu kişilerin beyanları alınarak tebliğ tutanağının altına imzalatılmalıdır, imzadan imtina halinde bu husus da tutanağa yazılmalıdır. Daha sonra o yerin muhtar, ihtiyar heyeti azası veya zabıta amir veya memurlarına tebliğ evrakı teslim edilmiş olmalıdır. Son işlem olarak ilgili memur tekrar muhatabın adresine gelerek, tebliğ evrakını teslim alanın adresinin yazılı olduğu 2 nolu ihbarnameyi kapıya yapıştırmış olması gerekir.
Gerçekleştirilen bu 2. Tebligat işleminde posta memurunun ya da ilgili kişilerin usule ilişkin çeşitli hataları gerçekleşmektedir. Bu hataları borçlu tebliğ mazbatasını inceleyerek tespit edebilmektedir. Tebligat Kanunu 21. Maddesinde tebligat haberinin verilmesi gerekilen kişiler en yakın komşularından biri, varsa yönetici veya kapıcı olmak üzere açıktır. Bahsi geçen bu kişilerden hangisi ise ismi açık ve okunur bir şekilde tebliğ mazbatasında mevcut olmalıdır. İsminin okunaklı olmaması, ismin bu üç sıfattan birine haiz olmaması, bu sıfatlardan birinin belirtilmemesi usule aykırı bir işlem olacaktır.
Yargıtay 12. HD., E. 2019/13813 K. 2020/186 T. 14.1.2020 ''Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin yönetmelikte belirtilen kişilerden beyanının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadının ve sıfatının tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur.''
Yargıtay 9. HD., E. 2008/29023 K. 2010/13939 T. 18.05.2010 ''Ayrıca bu işlemlerden sonra tebliğ olunacak kişiye keyfiyetin haber verilmesi için en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirim yapılması zorunludur. Tebligat işlemlerinde bu sıraya uyulmalıdır. Aksi halde tebliğ usulsüz ve geçersiz olur.’'
Tebligat Kanununun 21. Maddesine ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliği'nin 30 ve 31. Maddesi uyarınca Posta memuru, kanunda açıkça belirtilen nitelikte bir kişiyi araştırmak ve borçlunun nerede bulunduğunu aydınlatmak üzere gerekli özeni göstermelidir.
Yargıtay 12. HD., E. 2009/17040 K. 2009/25553 T. 17.12.2009 ''PTT görevlisinin muhatabın adreste bulunmama sebebini komşu, kapıcı, yönetici, zabıta amir ve memurlarından sormadığı ve gerekli araştırmayı yapmadığı anlaşıldığından bu hali ile anılan tebligat usulsüz olup, mahkemece şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak tesbitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.’’
Tebligatın anlamı bildirimdir. Bu bildirimin usule ve kanuna uygun olması esastır. İşbu nedenle usulsüz tebligatın mevcut olduğum durumda borçlunun gerçekten öğrendiği tarih esas alınamalıdır. Yasal süreler öğrenme tarihinden itibaren başlar. Haliyle 7 günlük itiraz süresi de öğrenme ile başlayacaktır. Borçlu bu durumda sırasıyla şunları yapmalıdır:
İcra ödeme emrini ilgili İcra Dairesi ve Posta memuru vasıtasıyla öğrenemeyen ancak harici sorgu yollarıyla öğrenen borçlu önce tebliğ mazbatasını incelemelidir.
Açıkladığımız üzere usulsüz tebligat varlığının tespitinin mevcut olduğu durumda 7 gün içerisinde ilgili icra takibi dosyasına itirazını, öğrenme tarihini belirterek sunmalıdır.
Borçlu icra takibi dosyasına itirazıyla eş zamanlı bir biçimde usulsüz tebligata ilişkin şikayetini, dayanakları ve gerekçeleriyle icra hukuk mahkemesinde dava yoluyla başlatmalıdır. Borçlu İşbu davada mahkemeden, davacı sıfatıyla aşağıdaki hususları talep etmelidir.
Davanın kabulüne karar verildiği durumda, olağan bir icra takibine gerçekleşmiş itirazın sonucu doğarken; davanın reddi halinde itiraz edilmemiş gibi haciz işlemleri devam etmektedir.
Bu süreçte uzman bir avukattan destek almak, haklarınızı korumanıza ve en az zararla ilerlemenize yardımcı olur. Dilerseniz ofisimize gelerek yüz yüze görüşebilir ya da online görüşme sağlayarak kolayca danışmanlık alabilirsiniz.